Sana bu diziyi evimin çok sevdiğim mutfağından yazıyorum sevgili okuyan.
Saatin ikimiz adına da 00.54’ü gösterdiği “Beni Affet” dediği saatte.
Kim kimi affetmeli bilmiyorum.
Ama tek bildiğim artık aşık olmadığımız.
Yılların bizi en çok beni hatta memleketi iyi etmek adına verdiğim o mücadelede artık yalnızım.
Artık biliyorum ki o çok özlediğim aşka ömür boyu kavuşamayacak hatta kavuşmayı istemeyeceğim o saat dilimi şuan.
Beyoğlu’nda 2 Şubat 2019 tarihinde yediğim o ayva tatlısı belki asla eski tadı vermeyecek bana.
Ya da Nilüfer ilk defa Söyleyemedim şarkısında gerçek bir aşkın bitişinin öyküsünü bile bile okuyacak duymak isteyenin kulağına.
Belki o günün sabahında geçen Coca Cola arabası artık çok geç diyecek.
Ya da geçtiğim o yollar o Akaretler yokuşundaki o cafeye gidenler bir daha içmek dahi istemeyecek bergamot aromalı çayı.
Aşıklar 2019 şubat ayından beri eskisi gibi olmayacak aralarına şehirler insanlar hayal kırıklıkları en çok da tükenmişlik girecek.
O günden sonra ne gidilen yollar ne İstanbul denizi ne Galata kulesi ne Kız kulesi bu aşkın varlığından bir daha asla bahsetmeyecek.
Bahsetmek istemeyecek.
Kadıköy derin bir sessizliğe bürünecek.
Öyle ki en büyük aşkımız olan o ilçede birbirine aşık iki yabancının içtiği o bira ve sonrasında çekilen fotoğraflarda kalacak en derin cümleler.
Kimsenin bilmediği adına hastalık dediği bu aşk, imrenen kıskanan doktorların zaferi ile şenlenecek.
Ya bu bir bahane diyecek iki suskun ama aşkı bitmiş ayrı kalmış sıkılmış artık eski duyguların kalmadığı o duyguların İstanbul’da, Eskişehir’de unutulduğu üzerine tuz ekildiği, limon sıkılıp yaktığı yandığı o aşk artık kimseye tad vermeyecek.
En çok da bir yılbaşı gecesi seni buldum ben diyen seni buldum o diyen için..
Ve söylenmeyen her şeyi ikimiz için bu aşk adına Nilüfer dillendirecek.
Belki kısa ömrü olan bu aşkın tek şahidide onun şarkıları olacak bir ömür….