Özge Nazife Ceylan
0 1 2 3 4 5 6 7 8 9
0 1 2 3 4 5 6 7 8 9
100

İki muhteşem sesin uyumu gibi ya da iki farklı gezegenin birbirinin etrafında dönmesi gibi.

Şuan ki hissiyatım aşk.

Dünyaya ağır gelen ama dünyanın onsuz yaşayamadığı.

Bir evren gibi içine bir sürü duygu yüklü insanı sığdıran.. Ve dünyanın kıskandığı.

Ya da güneşin varlığına alışkın onunla beraber ısıtan.

Çok sevdiğimiz ama her bir çapkın şairin yaşama sebebi.

Her bir devlet başkanının eksikliğini hissettiği.

Ama ülke insanının beklediği.

Birbirini beğenme arzusundan çok kalpte hissedilen.

Bir müzikle beraber bir tınıda ya da ses tonunda aynı ürpertiyi aynı anda hissetmek.

Ayaklarının yerden kesilmesi değil tam olarak yere basması.

Ve görmek en çok.

Emeği değil.

Hissedileni.

Geçmişini okuyabilmek en çok yargılamadan bir küçük çocuğun annesi ya da babası gibi.

Beraberce aynı yemeği yemek değil ya da benzer tatlardan hoşlanmak değil ama aynı sofrada iki ayrı benlikte buluşabilmek.

Ve saygı duymak.

En çok hissedilen duyguya.

Dünyanın bile kaldıramadığı o duyguya bir değil bin anlam yükleyip kaybolmak.

Bazen bir mısrada bazen bir şiirde bazen aşık olunanın yazdığı bir yazıda….

Hapsolmasını istediğim bir duygu var.

Her gördüğüm iki kişide iki kişinin birbirini saklayıp görebileceği.

Hapisler normalde ızdırap verir insanlara.

Ya da zordur.

Ya da bı başkasına ailene kardeşine özlem barındırır.

En çok özgürlüğe.

En çok gökyüzüne.

Maviliğe.

Bir iki kişi hayal ediyorum zihnimin değil kalbimin emir buyurduğu.

Bu olmalı karşısında bu olacak dediği, o bu, dediği tek kişi.

Bu emir benim yerine getirmekle yükümlü olduğum ama bana ızdırap vermeyen aksine beni yaşatan bana hapsettiğim o duygu karşısında gökyüzünü armağan eden bir duygu.

Bu iki insan gökyüzünde.

Biri küçük bir yıldız henüz, diğeri parlaklığını yitirmemiş eski ihtişamını güzelliğini koruyan tecrübeli ama yorgun bir yıldız.

Bu iki yıldız sadece gökte buluşabiliyor.

Biri diğerine uçuyor usulca.

Ve yanından hızlıca kayboluyor.

Yer üstünde ise birbirini göremiyorlar….Bu iki insan aralarındaki bu muhteşem bağ ile hep beraber.

Belki yemek yerken belki su içerken bir sigara dumanında ya da dinlenilen bir müzikte.

Ve bu muhteşem iki yıldız olan iki insanın tek beklediği şey kavuşmak ihtimali.

Onların yaşamasına sebep olan onları hayata yeniden hazırlayan belki benliklerini bulduracak olan.

İki kaybolan benliğin kavuşma günündeki bu ihtimale işte ben aşk diyorum.

İlk günden beri.

İlk günkü gibi.

O yaşıyor diyorum.

Onu akşamları göğe baktığımda gördüğüm her vakit aynı hayranlık duygusu aynı sevgi aynı özlemle karşılıyorum.

İlk kez doğdugu gün fark ettim onun bir yıldız olduğunu.

Onu ilk kez o zaman gördüm.

Sabaha kadar konuştum o yıldızla.

Başka bir, ona yakın bir yıldız olabilmenin hayalini yaşadım. Belki yıllarca.

Derdim gökyüzünde bir yıldız olmak değildi.

Derdim sadece ona yakın olmaktı.

Çünkü yeryüzünde kalan ben için elimin uzanmadığı boyumun yetmediği o yıldız bana bir şey armağan etti kendi doğum gününde.

Kendini ve aşkını….

👁️ 5 Görüntüleme

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir