Özge Nazife Ceylan
0 1 2 3 4 5 6 7 8 9
0 1 2 3 4 5 6 7 8 9
100

Bir Tren Bileti Arası

Yalın’ın “Kalamadım”ını bir otobüs yolculuğunda dinlemiştim.
Hayatım da o otobüs gibi geldi hep…
Bir durakta inmeden, bir manzaraya doyamadan,
Hep bir yere yetişme telaşıyla geçip giden.

Ama ben tren yolculuklarının insanıyım.
Yavaş.
Sakin.
Emniyetli.
Çünkü izlemek istediğim manzaralar var.
Gözümle değil, ruhumla görmek istediğim an’lar.

Gerçek?
Kim için önemli ki?
Neden bu kadar baskın bir zorunluluk?
Hayat neden hep “düzenli” olmak zorundaymış gibi?
Yaşıyoruz işte.
Geçip gidiyoruz birbirimizin yanından.
Bunu kabullenmek bu kadar mı zor?

Birini ya da herkesi babam gibi sevemez miyiz mesela?
Hayır, aşktan bahsetmiyorum.
O konuda yeterince akıllandım.
Sevmenin başka bir dili var.
Bir güven gibi, bir tanıdıklık gibi…

Rüyamda kırmızı vagonlu bir tren gördüm.
O trenle çıkmak istiyorum yola.
Karşıma ne çıkarsa, kim çıkarsa o yolculukta çıksın.
Yolda öğrenmek istiyorum.
Yolda değişmek.

Uzun süredir bir Merkür retrosu gibiyim.
Kendini anlatamayan bir astrolog gibi.
Ama artık kaldığım yerden devam etmeliyim.

Çünkü eğer insan kendi kalitesini belirleyemezse,
Ucuz insanların, ucuz hikâyelerin,
Ucuz duyguların kurbanı oluyor.

Kalite…
İnsanın kendine verebileceği en büyük armağan.
Tren yolculuğunu seçmek gibi.
Zaman alır ama varır.
Ve o varışta,
Ne Merkür retrosu seni dağıtır,
Ne geçmişin hayal kırıklıkları,
Ne de baba gibi, aşk gibi sığınılan yıkıntılar.

Bir gün…
Sadece seni sevdiği için gelen biri olacak.
Hiçbir şey istemeden, hiçbir rol yüklemeden.

O yüzden şimdi, sessiz ol.
Davranışlarınla etkile, kelimelerinle değil.
Ve artık hiç kimseyi etkilemek zorunda hissetme kendini.

Ne yapman gerektiğini biliyorsun.
Kime sığınacağını da.
Gerçekle yaşam arasında gidip gelirken,
Unutma:
O tren bileti senin.
Sakın kaçırma.

👁️ 3 Görüntüleme

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir